PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK

Psikolojik sağlamlık latince ‘’resiliens’’ kökünden türetilmiştir. Esneklik, aslına dönebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır. Yaşam hepimiz için bir mücadele. Psikolojik sağlamlığımızın derecesi bu mücadelede bizler için avantaj ya da dezavantajdır.

Günlük hayatımızda sık duyarız;  ‘buna üzülünür mü?’ ‘ne var ağlayacak?’ ‘bu yüzden psikolojisi mi bozulur insanın, bak diğer insanlar neler yaşıyor’  gibi cümleler. Birbirimizin sorunlarına bakarak sağlamlığımızı ölçüyoruz. Fakat şunu bilmek gerekir ki her sorunun herkeste bıraktığı etki aynı değil. Çünkü psikolojik sağlamlığımız eşit değil. Çok ağır diye düşündüğümüz bir problemle kişiler baş edebiliyorken, basit bir sorun gibi gördüğümüz durumlarda kişiler yıkılabiliyor.  Buna ben kaba tabirle ‘dayanıklılık eşiği’ de diyorum. Hepimizin dayanıklılık eşiği farklı..

Bu nedenle biz uzmanları ilgilendiren kısım da;  bireyin ağır olaylar yaşamış olması değil, onda bıraktığı izdir. Baş edebilmiş mi? Bu duygu ona ağır gelmiş mi, zarar vermiş mi?

Psikolojik sağlamlığı yüksek olan bireyler esnek bir kaleme benzerler aslında. Sert bir tahta bükmeye çalıştığımız zaman kırılır, esnek bir kalem ise büktüğümüzde eğri bir şekil alsa da bıraktığımız zaman eski haline dönebilir. Sağlam bir ruhsallıkta tıpkı esnek bir kalem gibidir. Olumsuzluklar karşısında eğilip bükülse de eski haline dönebilme becerisine sahiptir. Psikolojik olarak sağlam olan bireyler sorunlar karşısında etkili çözüm yolları bulmaya çalışırlar, uyum sağlama becerileri yüksektir, bu nedenle hayata ve geleceğe karşı iyimserdirler.

Hiçbirimiz sorunsuz hayat yaşamıyoruz. Hepimizin yaraları var. Fakat olumsuz yaşam koşullarına rağmen yaşamı boyunca ruhsal bir hastalık yaşamayan, akademik ve sosyal hayatında- ilişkilerinde başarılı olan, yaşamayı seven, geleceğe umutla bakan, mutlu olabilen insanlar da var. İşte bu insanlar psikolojik sağlamlığı yüksek olan bireylerdir.
Peki psikolojik sağlamlığımızı etkileyen faktörler neler?

Bireysel ve çevresel olarak iki gruba ayırabiliriz bu faktörleri. Duygusal ve akademik zeka bireysel faktör olarak görülebilir.
Yüksek bir zekaya sahip akademik başarısı yüksek çocukların olumsuz yaşam olaylarından duygusal olarak daha az etkilendiklerini tespit edilmiştir. Bu akademik zekanın etkisidir. Diğer yandan  Espiri yapabilme becerisi yüksek, olayları kişiselleştirmeyen, sosyal ilişkileri kuvvetli, kendine saygısı olan, olayları kontrol edebilme becerisine sahip olan kişiler psikolojik sağlamlığı yüksek olan kişilerdir. Bu da sosyal zekanın etkisidir.

Çevresel faktörler arasında da destekleyici aile ve sosyal çevreye sahip olmak sayılabilir. Akademik yaşama ilgisini arttırmak için destekleyen, başarılarını pekiştiren, duygusal paylaşımların olduğu bir ailede bulunmak, sosyal etkileşimin yüksek olduğu bir çevrede bulunmak psikolojik sağlamlığı arttırıcı etkenlerdir.

Hiç kimse sonsuza kadar pamuklara sarılı yaşayamaz. Kendimize ve çocuklarımıza sorunsuz bir yaşam sunmaya çalışmak nafile bir çabadır. Bunun yerine sorunlarla baş edebilen, kendini yeterli hissedebilen psikolojik olarak sağlamlık edinebilmek, kendinize ve çocuklarınıza yapabileceğiniz en güzel iyiliktir.

Psk. Burçin Koyuncu