Her geçen gün kullanım sıklığı artış gösteren telefonlar, küçük büyük herkesin hastalığı haline dönüştü. Uzun süre telefondan ayrı kalamama, işlem yapılmasa da devamlı elde taşıma, telefon bağımlılığının temel belirtileridir.
Modern çağın en yeni sendromu olan telefon bağımlılığı, telefondan ayrı kalma durumunda ortaya çıkan gerginlik, huzursuzluk, mutsuzluk halini ifade etmektedir.
Kişi telefonu yanında olmadığında kendini eksik hissettiğini, yapacak bir şey bulamadığını, boşluk yarattığını dile getirmektedir.
Telefon yanında olduğu halde kişinin devamlı kontrol eder. Obsesif bozukluk halini alan bu durum tuş açma, kapama, mesaj ve aramaları gözden geçirme sürecini kapsamaktadır. Bunun yanında şarj bitiminde kendini eli kolu bağlanmış hisseden bağımlı kişi, alternatif çözümler aramaya başlamaktadır.
Telefonu unuttuğunda kontrolünü kaybetme ve kaybolmuş hissine sahip olma, arızalanması durumunda yedekleme alternatifini düşünme gibi belirtiler de bulunmaktadır
Yalnızca şarjın bitmesi durumunda telefonundan ayrılan kişiler için powerbank icadı hayat kurtarıcı olmuştur. Taşınabilir şarj, donanımlı telefonlar kişinin eli, ayağı gibi vücudundan birer parça haline gelmiştir. Yani bağımlılığı destekleyecek bir çok icat da mevcut.
Yetişkinlerdeki bağımlılık dikkat çekmezken daha çok çocuk ve gençlerle ilgili yakınmalar mevcut. Dersleri etkileme performansı düşürme gibi somut sonuçları olduğundan ,daha çok ergenlik dönemi problemiymiş gibi gözüküyor.
Halbuki yetişkinlerde de baktığımızda iletişimi sıfıra indiren ihtiyaç dahilinde konuşma seviyesinde olan aile üyeleri mevcut. anne –babalık adına olumsuz etkileri görülmeyecek gibi değil. Küçük çocuklarına istedikleri pozu verdirtene kadar sıkan anneler gözlemliyorum. Aklındaki pozu elde edene kadar uğraşan anne, olduğu ortamda oynamaya çalışan ve ister istemez hareket halinde olup anneye ayak uyduramayan çocuk.. Sıkılmış.. anne öfkeli istediği pozu yakalayamamış.
’’ Bizim çocuk fotoğraf çekilmeyi çok seviyor nasıl pozlar veriyor baksana’’.. diyen bir kesim de var. Bununla övgü gören bir çocuğun bir dahakine telefonu görünce poz vermemesi mümkün mü? Ya da telefonu sevmemesi mümkün mü?
Amacımız teknolojiden kaçmak değil. Çünkü bu da doğru olmaz. Özellikle çocuk ve ergenlerde gelişme dönemi dışlanmışlık duygusu telefondan daha büyük yaralar açabilir. Çocuklarının elinden telefonu almak, yasaklamak, sınav öğrencisine sınavı bitene kadar teknolojiden uzak olma uyarıları vs.. Kendimizce önlemler almaya çalışıyoruz ama çok da faydası görüldüğü söylenemez.
Teknolojik aletlere uzak olma konusunda ebeveynler ikiye ayrılmış durumda. Bir kısım herkesin aynı durumda olduğunu görüp onaylarken diğer kısım tamamen yasaklayarak korumaya çalışıyor çocuklarını.
Peki doğrusu hangisi?
Bu konuda kullanım şekli ön plana çıkıyor. Yani kontrollü kullanım temel amacımız olmalıdır. Çocuklara da öncelikle bunu alıştırmalıyız. Öncelik sırası önemli. Dönem dönem sınav gibi bazı konular ön plana çıkıyor. Amacımız tek bir sorumlulukla çocuğu baş başa bırakmak değil, çoklu yaşamayı öğretebilmek olmalıdır. Diğer sorumluluklarıyla beraber keyif aldığı şeylere de zaman ayırmasının normal olduğu empoze edilmelidir. Yani telefon bilgisayar ya da tablet kullanımı onlar için keyifli bir aktivite ise saat belirlemesi ile yasak olmaktan çıkarılması yapılacak en doğru davranıştır. Bunu yaparken çocukla ebeveyn arasında sürekli bir pazarlık söz konusu da olmamalı. Çünkü çocuk ve anne arasında sürekli inatlaşmaya giden bu durum aradaki bağları da zedeler konuyu ise hassas bir konu haline getirir. En güzeli bu konudaki çocuğun fikrini alıp (mantıksız fikirler olsa bile) bununla beraber sizinkini de söyleyip arada bir limit belirleyerek bunu kurallaştırmak olabilir. Burada kural koyarken dikkat edilecek bir diğer şey diğer aktivitelerle bütünleşmemesi. Yemek yerken, ders çalışırken, sohbet sırasında, bir şey izlerken ya da başka bir aktiviteyle beraber telefon kullanımı bütünleşmemeli. Diğer aktivitelerin etkinliğini azaltan şey çocuğu alıkoyan bir şey demektir.
Temennim bu süreci çocuğunuzla iletişiminizi zedelemeden yönetebilmeniz.. Şunu unutmamak gerekir telefon yasaklanması çocuğun sorumluluk ile ilgili sorunları çözmeyecek. Sorumluluk edindirmek ayrı, fiziksel psikolojik zararları olan bir şeyin yasaklanması ayrı. Çocuğun olumsuz bir davranışını düzenlerken mahrum bırakma yöntemini kullanırız, zararlı olan şeyden uzaklaştırmak için de kullanılırız, fakat amacımız görevleriyle ilgili ‘sorumluluk edindirmek’ ise bu yöntem işe yaramayacaktır. Hiçbir çocuk sevdiği şeyden mahrum bırakılarak sorumluluk edinmez. Onun adı mecburiyettir ve zihnine yatmayan her mecburiyetten en küçük fırsatta kaçacaktır. Sorumluluk, kendisi buna ikna olduğunda oluşacaktır. Bu da, küçük yaşlardan itibaren sorumluluk aldıracağımız konuyu yaşının mantığına uygun açıklamalarla açıklayıp kural koyabilirsek olacaktır.
Eğer sizin ya da çocuğunuzun telefon bağımlılığı artık baş edemeyeceğiniz bir hal aldıysa bir uzmana gitmelisiniz. Durum bireysel ise, uzman tarafından verilen ödevleri yerine getiren kişi, kademeli olarak telefonundan ayrı kalacak ve farklı ilgi alanları keşfedecektir. Sonrasında kendi başına idare etmeyi ve telefonun yalnızca iletişim amacıyla kullanılması gerektiğini öğrenecektir. Durum çocuğunuzun bağımlılığı ise, kişi yönlendirmelerle doğru kural koyma becerisini kazanıp çocuğuna doğru kullanım konusunda ipleri koparmadan kısıtlama koyabilecektir.
Psk. Burçin Koyuncu