DİNİ İNANCIN RUH SAĞLIĞINA ETKİSİ

DİNİ İNANCIN RUH SAĞLIĞINA ETKİSİ

Din ile duygu arasında oldukça yakın bir ilişki söz konusudur. Psikolojik disiplin der ki inanç bireysel olarak bakıldığında insanları ruhsal olarak olumlu etkiler. İnancın ismi değişir fakat etkisi aynıdır. İnanç bizleri ayakta tutan içsel bir kaynaktır.

Dinin etkisini incelerken aslında nasıl algılandığı önemlidir.  Dini öğrendiğiniz şekil sizi olumlu veya olumsuz etkilemesi konusunda belirleyicidir. Dini inanç kişinin zihninde; şevkatlı, hoş görülü, ayırım yapmayan, içinde saygı dolu bir anlayışsa, koruyucu, kolaycıysa, güven ve sevgi içeriyorsa ruhsal olarak destekleyicidir . Fakat din çok katı öğrenilmiş ise, kişinin zihninde çok cezalandırıcı ise, dini öğretiler sürekli şekilde cehennem korkusu üzerine ise kişi ne yazıkki ruh sağlığı anlamında olumlu etkilenmiyor. Hatta bu şekilde yetişmiş bir kişide kişilik yapısı olarak her zaman bir cezalandırma korkusu, her zaman bir suçluluk düşüncesi hakim oluyor. Kişinin hayatında işler ters gittiği zaman, hep cezalandırılacağını düşünüyor. Bunlar da ruh sağlığına olumsuz etki ediyor.

Dini olumlu algıladığımızdaki haliyle ele alalım. Müslümanlar için kutsal bir aydayız ‘Ramazan Ayı’.  Böylesine önemli bir dönemde insanlar nasıl bir ruh hali içinde? Orucun insan psikolojisindeki etkisi nedir? Pandemi döneminde ramazan geçirmek insanları nasıl bir duygu durumuna sürüklüyor? Tüm bunların cevaplarını inceleyelim

Öncelikle Ramazan ayı Müslümanlar için ruhsal bir arınmadır . Ramazan;  Yağmur demektir demiş Elmalı Hamdi Yazır. Yaz sonunda güz mevsiminde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur anlamına gelir. Bu benzetmeye bakıldığında bu ay, insanların iç sesini duyduğu ,vicdanını, ruhunu, ahlaki değerlerini sorguladığı, empati duygusunu pekiştirdiği  ve düzenlemeye çalıştığı arındığı bir ay. Tüm bunlara dini inancı olan ya da olmayan her insanın ihtiyacı var. Nitekim bunu bazen Yoga ile, bazen enerji çalışmaları ile, bazen meditasyonlarla yapmaya çalışır bireyler.

Yeme, içme, cinsellik gibi temel ihtiyaçlara ket vurabilmek psikolojik bir olgunluktur. Ramazan döneminde tutulan oruç insanlara belli bir zaman aralığında dürtülerine ket vurmayı öğretiyor. Sabretmeyi öğretiyor, insan iradesinin ne kadar güçlü olabileceğini gösteriyor. Psikoterapilerde de gördüğümüz en büyük engellerden biri kişilerin  ‘sıkıntı toleransı’  yani sıkıntıya katlanabilme gücüdür. Ramazan ayı bu açıdan bakıldığında destekleyici ve olgunlaşmada bir araçtır. Bunlar haricinde insanlar büyük bir halkanın zinciri olmanın verdiği değerliliği ve gücü hisseder.

Bu sene ramazan ayının salgın sürecine denk gelmesi eski ramazanlardaki oruç tutma zorluklarını ortadan kaldırıyor.  Zaman, iş gibi sebeplerden oruç tutamayan bireyler huzursuz olurken bu sene rahat bir şekilde oruç ve ibadetlerini yerine getirebiliyorlar. Bu nedenle pandemi dönemi, ramazan ayı gereklilikleri için kolaylık sağlıyor. Burada zor olan, bir arada yapılan iftar sofraları ve toplu şekilde geçirilen ramazan akşamlarının özlemi.. Bu durum motivasyonu etkilese de geçici ve gerekli olduğunu bilmek bizi rahatlatacaktır.

Oruç , Ramazan ayında ruh sağlığı için faydalı olduğu kadar dikkat edilmesi gereken bir konu. Çünkü yeme, içme ve uyku düzeni ruh sağlığı için temel ve gerekli. Yani, kişinin iftar ve sahuru düzenli yapmaya özen göstererek oruç tutması gerekiyor. Sahur yapan kişilerde gece uykusunun bölünmesi ve kişinin günlük işlerine aynı saatte başlamak zorunda olması; yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon kaybına ek olarak, sinirliliği de beraberinde getirebilir.

 Bunların getirdiği olumsuzlukları azaltmak adına küçük önlemler alınabilir. Örneğin bu aya has gündüz şekerlemesi, akşam erken yatma, işleri zamana yayma, temel amacımızı hatırlama konusunu ön plana çıkarma gibi davranışlar yardımcı olacaktır.

Gönlünüzce ibadet ettiğiniz keyifli ve huzurlu bir Ramazan ayı olması dileğiyle..

www.psikologburcinkoyuncu.com